20 Nisan 2011 Çarşamba

Her ne olursa olsun















Her ne olursa olsun diye düşündü önünde iki seçenek vardı; aşkı yaşamak veya aşkı yazmak. Bu ikilemi bir kaç defa yaşamıştı zaten ama her seçeneğinde nedense kayıpları oynamıştı. Sanki bir tiyatro oyuncusunun repliğini unutması gibi, farkındaydı birşeyleri değiştirmek için daha fazla çabalaması gerektiğini ama nereye kadar. Bindikçe biniyordu yük sırtına ve git gide eziliyordu o yük’ün altında, unutmaya çalışıyordu geçmişini ancak kolay mıydı anılardan kaçmak, gizlenmek. Oysa küçükken ne kolaydı saklambaç oynamak oysa şimdi düşüncelerinden bile saklanamıyordu. Ansızın birilerinin hayatına giriyordu sonra hiç beklemediği anda seviyordu bağlanıyordu ve kıskanıyordu ister istemez ama elinde değildi ki belkide tüm iyiliklerin yanında olan bir kötü huydu bu ve kontrol etmeye çalıştıkça daha çok batıyordu. Boşvermeye çalışıyordu bir yandan da yapacağı o kadar işin ardında birde yükünü taşımaya çalışıyordu oysa onun istediği sadece onu anlamaları ve güvenmeleriydi. Ama insanlar bencil, insanlar düşüncesiz kendi dertlerini birisinin üstüne atıp hiç düşünmeden çekip gidebiliyorlardı işte olanda işte ona oluyordu.
Yine böyle puslu bir günde uyanmıştı, bahar gelmesine rağmen hava buz gibiydi içine işliyordu sanki nefes aldıkça titretiyordu tüm bedenini. Dışarıya baktı yağmur bulutları toplanmıştı birden hüzün doldu içi çünkü daha yeni tomurcuk açan çiçekler döküleceklerdi . Düşündü belkide kendiside o çiçeklerden birisiydi bir yalandı aslında yalan’ı yaşamak isteyen, bir sıcaklık gördü diye tüm güzelliğini ortaya seren bir yalandı aslında. Oysa meyve vermeyi isterdi en azından kaybolurken bile bir kişi mutlu olacaktı onunla, o bir kaç saniyenin tadını çıkartacaktı ancak şimdi sadece bir görüntü olacak kalacak akıllarda ve yok olacak yine yerine başkaları geçerek