12 Şubat 2016 Cuma

Uzun zaman oldu doğrusu..

Unuttum mu yoksa zaman mı bu kadar çabuk geçti.. Belkide her ikiside işte.. Zamanında sığındığım bir limandı burası sonra dalgalarada alıştım alaboralarada bu sebeple belkide ne yazma isteği geldi ne de yeni bir sayfa açma işte.. Ama kelimeler çağırıyor bir şekilde.. Bu süre zarfında tabi ki okul bitti ve üzerine yeni adımlar attım şu an akademinin son dalında hala öğrenciliğin keyfini ve çilesini çekiyorum.. Neyse zaman içerisinde yeniden yazmaya başlarım o gün geldiğinde uzun uzun anlatırım yine yaşananları..

23 Ekim 2013 Çarşamba

Hayat ve masallar




Hayat.. Ah hayat bir o kadar güzel sürprizlerle dolu ve bir o kadar klişelerle dolu.. Yaşadığımız hayatta ne kadar kendi fikrimize göre hareket edebiliyoruz ki? Hani öyle bir an geliyor ki hayatınızın dönüm noktası.. Belki o yola girsen hayatında karanlık bir an bile kalmayacak.. Öyle anlar denk geliyor ki hayatı sırf gereklilikleri yerine getirmek için yaşıyoruz.. Ne bir tat ne bir zevk ne bir hüzün barındırabiliyoruz içinde.. Bırak pozitif ve güzel duyguları artık bir süre sonra karanlığa o kadar alışıyoruz ki negatif duygular bile sıradan hale geliyor.. Ve hiç bir manası kalmıyor nefes almanın, güneşin doğuşunu izlemenin veya dolunay ışığı altında mey’in enfes tadında sarhoş olmanın.. Madem bir denge var bu yaşamda nerede hani o güzel günler, nerede o karanlıktan hüzün duyduğumuz anlar.. Bu kadar mı sıradan, bu kadar mı boş bir yaşam içinde kıvranıyoruz..
Hani öyle ki bir masalda yaşıyordum, avcı rolü bana verilmiş ve imkansız bir yola düşmüşüm.. Bir beyaz atlı prens değildim belki ama prensesi kurtaran ve hikayenin gidişatını değiştiren bendim.. Aynı gerçek hayatta olduğu gibi.. Kurtardım insanları karanlıktan ve yalnızlıktan.. İyileştirdim umutları ve hayalleri.. Ama prens değildim ya işte her biri gitti ve prens arar oldu.. Oysa masalın başındaki kurtarıcı bendim.. Sonra kendi masalımı yazdım belki bir umut kendimi karanlıktan kurtarırım diye..

19 Ağustos 2013 Pazartesi

İlk Öpücük ve Unutulmaz Kahve

İlk öptüğü kızdı oysa yıllar öncesiydi, yıllar sonra uyandılar farklı yerlerde farklı zamanlarda, fakat öpmeden uyudular bu sefer, uzun yollar boyunca otobüste tekrar ve tekrar dinlediler. Kimbilir neler düşünmüştü o diye düşünmüştü her seferinde, oysa o onu düşünüyordu, yanıbaşındaydı, bitip bitmediğini düşündükleri aşklar birbirine karışmış, dünyanın en güzel otobüs yolculuğunu yaşıyorlardı oysa bilemeden.. ağladılar, güldüler ve şarkının sözleri içlerindeydi, her seferinde ilk defa dinlermiş gibi yalın ve çocukça, kirli ve pişmandılar ve her seferinde başka bir cümlesi anlattı onları..
Hani öyle ki kahve sonrası ağızda kalan tat gibiydi baş döndüren, keyif veren.. Kimi zaman sütle karışık yumuşak duygular içerisinde saran, kimi an olurdu simsiyah geceden kalma bir kahve gibi sert ama bir tokat gibi insanı canlandıran bir hali vardı.. Öyle bir hal oldu ki her gün kahve çekirdeği gözlerinden hayat bulmayı bir bağımlı gibi keyfe yani ona düşkün.. ama şimdi tek başına dinliyordu bu şarkıyı, herkesten uzak ve herkesten ayrı.. 

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Seçenekler..

Yine bir gece vakti işte, karanlık ortasında ortaya çıkan yıldızlar birer hayal demeti sanki.. kimisinin hayalleri gerçekleştikçe daha çok parlıyor ve daha çok aydınlatıyor insanların içini ama kimisinin hayalleri gerçekleşmeyince birer birer kayıp karanlığa karışıyorlar.. şu an başka bir evrende parlayan bir yıldızı temsil ederken bir başkasında kaybolan bir yıldızım belkide.. boş, umut dolu, karanlık ve aydınlık hepsiyim aslında..Bir an geliyor düşüyorum ve hareket edemiyorum, hayal kuramıyorum hatta yürüyemiyorum bile.. Çevremde duvarlar hapsoluyorum ve arkada çalan müzik hep aynı bir çığlık gibi, bir ağıt gibi içime işliyor.. Geri dönemiyorum, nefes alamıyorum, zihnim donuyor.. Bir an geliyor bir bir aşıyorum engelleri, bulutlar üzerinde yürüyorum.. Gülüyorum, iyileştiriyorum, gökkuşağının renklerinin bir bir boyuyorum ve nefes alıyorum.. Sonra anlıyorum ki bir çok evren var, bir çok ben varım ve bir çok seçenek var ancak tercih yapmadığın sürece kaybetmezsin ve sadece seçenekleri hatırlarsın, bir an gelir bugün hayatımın en güzel günü dersin, bir an gelir kendini balkondan atmak istersin.. Hayat işte bundan ibaret, seçenekler-anılar ve zihnin birer yanılsaması..Bir an gelecek ve doğru evrende yaşamayı öğreneceksin, bir an gelecek yok olduğun, karanlığa kaybolduğun evrenler ile yıldız gibi parladığın evrenler birleşecek ve şu an yaşadığın evreni oluşturacak.. Biraz doğru ve biraz yanlış, biraz umut dolu biraz karanlık, biraz gerçek ve biraz hayal..

28 Haziran 2013 Cuma

Karanlık içinde bir ışık

Uzun zaman sonra doğruldu yerinden günlerdir kendini kapattığı odasından usulca dışarı çıktı.. Her şey yerli yerinde duruyordu etrafa saçılmış resimler, sararmış üzeri karalanmış kağıtlar ve anılar.. Hafiften yaktı sigarasını ve çekti içine kararmış düşüncelerindeki zehri.. Duman havaya karışırken açtı pencereyi önce güneşten gözlerini kıstı sonra yine düşüncelere daldı.. Kaç gün, kaç hafta geçmişti o günün ardından hatırlayamıyordu ancak tüm iplerin koptuğu ve kelimelerin onu terk ettiği an hafızasından hiç çıkmıyordu.. Öncesi bir umut sonrası bir yokluktu ve her şey aynı şimdi olduğu gibi işte bir sigara dumanı hızında uzaklaşmış ve kaybolmuştu.. Geride sadece bir is ve bir koku ile birlikte.. Öyle ki sanki anılar birer çıra gibi tutuşmuş ama hiç sönmemiş sadece yakmış içini ve geçmiş.. Söndürmeye çalışanlar ise daha fazla yakmış ve en sonunda içini simsiyah bir is ile kaplamış.. Ne kadar temizlese bile hiç geçmeyen bir lanet gibi içinde kalan büyük bir karanlık ile kaybolmuş düşünceler ile ilerledi hayatında..Tam vazgeçeceği anda onu kurtaran tek şeyin içindeki hiç sönmeyen ışığı olduğunu gördü işte ne kadar kararırsa karasın hep yanmaya devam eden o ufak ışık ile savaşmaya devam etmeye karar verdi ne kadar zor olursa olsun..

27 Haziran 2013 Perşembe

Fırtına


Dehşet ve güzellik bir arada.. Aynı sevgi gibi, bir yanda kaybetme veya yok olma korkusu varken diğer yanda içinde ki sevgi fırtınasının inanılmaz gücü.. iki yol var ya karanlık, kaos bir fırtına içinde yok olmak ya da fırtına sonrası gökkuşağında yol almak.. Bir an hava günlük güneşlikken birden hiç anlamadığın bir anda yağmura yakalandığında bile devam etmeli, düz olmasa bile bu yol sonunda en büyük korkuların yer alsa bile onları yenme veya tamamen o karanlıktan bir parça olma pahasına mücadelene devam etmeli.. Zaman geçer, düşünceler geçer ancak eğer içinde bir gerçek varsa onun için çabalamalı yoksa içinde çürüyen bir et parçasıyla yavaş yavaş ölümü bekleyen bir iz haline gelirsin ve en sonunda sönen bir yıldız gibi yok olursun..
Ruhunun derinliklerinde yaşa hayatı, hisset hayatın en ufak ritmini bile, hiç değilse sönerken bile bir insanın umudu veya dileği olup sön ve her ne olursa olsun her zaman kendinle birlikte gülümset ve aydınlat etrafını..


21 Haziran 2013 Cuma

Bir yıldızın son an'ı

Sihirli güçlerim vardı benim bir zamanlar insanları iyi eden onlara huzur veren.. Sonsuza kadar yapabileceğimi düşündüğüm bir güçtü bu ancak bilmiyordum ki zamanla tükenebileceğini, kendimden en güzel parçaları kurban edeceğimi ve bir daha düşüncelerimde bile yaşayamayacağımı bu güzel duyguları.. Sihirli güçlerim vardı benim hani insanları rahatlatabildiğim veya en azından bir şekilde de olsa bir tebessüm yaratabildiğim güçlerim vardı çevreme karşı.. Güzeldi ama çabuk tükendi işte, aynı bir ışığın sönmeden önceki son hali gibiydim işte en parlak, ve en güzel şekilde yürüyordum.. ama o kadar parlaktım ki kendi önümü veya kendi sonumu göremiyordum ve işte bu yüzden bir sondayım, işte bu yüzden sönmekte olan bir ışığın son rahatsız edici ışığıyım.. bir yıldız misali kayıyorum sonsuz boşlukta ve bazı insanlar ben düşerken dileklerini tutuyorlar ve son gücümüde bu şekilde emiyorlar işte.. ancak daha yıkılmamışken hadi gel ve çek beni gökyüzünün en güzel yerine, bir şekilde de olsa yolla ışığını aynı bir diğer yazımda belirttiğim gibi "Herkes bir kahraman bekler olmuştu, ama kimse kahraman olmaya, farklı olmaya cesaret edemeyecek kadar karanlıktaydı. Hepsi gözlerini kapatmış, aslında yanyana geldiklerinde etraflarının ne kadar aydınlık olduğunu yakınlaştıkça gölgelerinin küçüldüğünü ve aslında birbirlerine yaklaştıkça çevrelerindeki ışığın ne kadar büyüyebileceğini ve aslında birbirlerinin ışığı olduğunun farkında değildi, tek yapmaları gereken gözlerini açıp birbirlerine yaklaşmaktı..."