28 Haziran 2012 Perşembe

şahrud ile seyduna



"iki ayrı baharın dalıydılar; biri ilk, diğeri sondu ve kan ter içinde bir yaz aralarında duruyordu. bahara yenildiler. şahrud taptazeydi. filizdi. yüreği güneşi içecek denli kar yangınıydı. her ucu ayrı bir yeşile sevdalı .. cemreler yaşamla arasında ana sütüydü. toprak var gücüyle ayakta tutuyor kendini ve doğurganlığını ona sunuyordu.

şahrud ise her dal yeşile bir tomurcukla karşılık veriyordu. içtiği her damla güneşle çiçekleri çıtlıyordu. sanırsın rengarenk gülümseyen yeryüzüydü... seyduna ölüme ölümüne yakındı. çınardı. şahrud'un giyindiğini soyunuyordu ve gelinsi dalları soyundukça çıplaklığından utanıyordu. solan yüreğiyle her seher güne biraz daha sarı duruyor ve biliyordu; ten soğuması çoğu kez elinde ak keteniyle vaktinden önce geliyordu. seyduna'yla şahrud'un tek ve bütün bağları ayrılıkları da olan mevsimin en uzak uçlarında tutunmalarıydı. mevsim haziran sonunda kendini yakınca koptular... 

artık birbirlerinin kışında bile yoktular..."

25 Haziran 2012 Pazartesi

Bazı zamanlar

Kimi anlar vardır beklersin, umut edersin, kendini kaybedersin bir amaç uğruna.. Güneş ve Ay'ın durmadan yer değiştirdiğini görürsün, sen ise hala aynı yerde bekliyor olursun. Gidemezsin bir yere. Bir ses, bir tebessüm mutlu olmana yetecektir oysaki öylesine beklersin yine, acaba dersin acaba yine mi bu yoldayım, yine mi yanlış yapıyorum yoksa diye, beklersin zamanın geçmesini kendini göstermesini. Gözlerinde boğulmak istersin işte kaybolmak ve özümsemek istersin bir yandan. Gücün var mı bunun için? Son bir umut çırpınabilir misin ki? Gidenler, gelenler, kaybolanlar, bekleyenler herkes, hepsi birer oyunun parçası işte kimisi delice, kimisi imkansız ve kimisi çok zor ama bir insanı gülümsetmek kadar güzel birşey var mı? veya bir insana bir tebessüm sağlamak demek o kişiyi kurtarmak demek belkide, belkide kendini kurtarmak demek bu sessiz ve sakin günlerde yeniden ayağa kalkmak gibi işte..

6 Haziran 2012 Çarşamba

Uzun bir süre sonra..

Uzun bir sürenin ardından yine kelimelerle dans etme vakti, biliyorum çok ihmal ettim belkide küstüler bu yüzden ama affetsinler ki bu güzel kelimeleri bir araya getiremedim ancak malum hepimizin başına bela olan kitap özetleri, makaleler, çevirilerle uğraşırken kendi kelimelerime vakit ayıramaz oldum.. Yine bir yazın başındayız işte geçen yazlardan farklı bu yaz, ne yapacağımı bilmiyorum, nereye gideceğimi bilmiyorum ve kafamda bir sürü soru işaretleri ile bekliyorum. Yaşıyorum, yaşayacak kadar yiyorum, yaşayacak kadar içiyorum, yaşayacak kadar gülüyorum ama nereye kadar?? Bir umut tanesi için bekliyorum belkide, yine hiç beklemediğim anda yaşadığım onca güzel anı gibi bir şey bekliyorum belkide, insanlar sıkıyor, insanlar yoruyor ve her biri ayrı bir parça istiyor ama ben kendime bile bu ara zor yeterken bırakın bir gülümseme vermeye zorlanırken, uzak duruyorum işte herkesten, şehirden, gökyüzünden, renklerden ve hayallerden. Yine bir döngüdeyim işte iyiden kötüye, zordan kolaya giden bir döngü ve bekliyorum yeniden başa gelmeyi sonuçta her son yeni bir başlangıç ise daha çok beklemem gerekmeyecektir bundan eminim. Neyse yine tiyatroya devam sanırım maskeler ardında kendimizle yaşamayı öğretti bu hayat bize o zaman bize sunulana en iyi şekilde sahte gülümsemelerle karşılık verme vakti belkide, az kaldı ve görüyorum biraz sahte hayatlardan sonra herşey gerçek ve herşey bir o kadar güzel olacak...