24 Ekim 2011 Pazartesi

Kıpkırmızı tuğlalar arasında bir yaprak



Yeni bir yola sapmış ilerliyordu usulca, yürüdüğü binalar kırmızı tuğlalarla örülüydü sanki 60ları yaşıyordu, parmaklarının ucuyla dokunup ilerliyordu her temas bir anıydı aslında, her tuğla birer anıyı örtmek için oraya dizilmişti zihninin ustaları tarafından, kimi zaman ne kadarda kolay saklanabiliyordu bu anılardan. Düşünüyordu hiç birşey yokmuş gibi ilerlemek ne kadar kolaydı ama kimi zaman ise ne kadar zorluyordu kendisini, o anlar vardı içkisini yudumladığı, mum altında oturduğu ve hiç birşey yapmak istemediği işte o anları yaşıyordu bu sonbaharda. Mevsimler ne güzel anlatır ruhunu aslında, sonbaharla birlikte yaprakları sararmıştı ve birer birer dökülmüştü, her yaprağın üstünde farklı kelimeler vardı.. güven, sevgi, dürüstlük, masumiyet vs... birbir düşüyordu köklerinin üstüne bu yapraklar birbir söküyordu içindeki bu duyguları. Yoluna devam ederken bakıyordu işte tuğlalara kaç defa aldatılmış kaç defa kandırılmıştı? Üst üste koyduğu tuğlalar bir şehir gibiydi sanki bir Truva gibi ayakta kalmaya çalışıyor. Bu anılardan kaçıyordu, ancak kimi zaman geliyordu ki bir anı, bir zehirli ok gibi vuruyor bedenini ve tüm tuğlaları yavaş yavaş yıkıyordu zihninden işte o an tüm anılar açığa çıkıyor ve zihnini çalıyordu, bedenini kontrol ediyordu ve bir ip ile bağlıyordu hiç bir yere gitmemesi için, yüzleşmesi için. Ama yüzleşmek o kadar kolay mıydı işte? Bir işkence gibi birbir saplanıyordu anıları bedenine çırpındıkça daha derine giriyor daha çok acıtıyordu.. Sonbahar ah sonbahar çıplak bir ağaç gibi bıraktı onu bir kenarda üstünde ise sadece eskiden kalma bir iz, bir şeyler karalı duruyordu.. Yinede yürümeye devam ediyordu işte parça parça yaprak dökerek kan akıtarak gidiyordu işte yalnız başına karanlıktan kaçarcasına...

9 Ekim 2011 Pazar

İçindeki adam..




Yavaş yavaş ayağını sürüyerek yürüyordu, dizleri yırtılmış pantalonu ile üstü başı toz toprak içindeydi.. Bir an duraksadı etrafına bakındı yorgundu her halinden belliydi, ellerini hissetti bir sıcaklık vardı gözlerini kapattı ve yazı düşündü sahilde olduğunu ve elinde yuvarlak bir taş güneşten ısınmış avcunu yakan ama geçmişten bir anıydı o, artık geçmiş ile bugünü karıştırır olmuştu neredeydi ve nereye gidiyordu düşünmeye çalıştı biraz daha yürümeye devam etti ve bir bank gördü usulce oturdu ve elini yüzüne götürdü sıcaklık hala oradaydı anılar geliyordu gözünün önüne bir kız kahkaha atarak elinden tutup çekiyor, bir arkadaşı dostça elini sıkıyor, bir kediyi seviyor hepsi birer anıydı hepsi geçmişte kalmıştı, etrafın pusu tüm renkleri içine çekiyordu ve bekliyordu ressamının gelip yeniden elinde palet'iyle etrafı boyamasını renklendirmesini, siyah beyaz bir kara kalem çalışması gibiydi çiziklerle dolu düzeltilmeyi bekleyen kaç kayıp yıl yaşamıştı kaç yanlış duyguya kapılmıştı bir ağacın yaşını hesaplar gibi bulabiliyordu üstündeki çiziklerden son bir çizik daha atılmıştı birisi tarafından hiç beklemediği bir anda acıyla oturduğu yerde düşünürken tam ayağa kalkacakken birden gözleri karardı ve bir boşluk oluştu zihninde, kumral kız kalemi elinden bıraktı ve yarattığı esere bakıyordu bembeyaz bir kağıt üzerinde içindeki düşünen ezilmiş adamı çizmişti siyah ve beyaz...