27 Şubat 2012 Pazartesi

Bir prens misali

Herkes prens olmuş bu diyarda, kendi çıkarları için her şeyi lehine çevirmeye başlamış, başkalarını kandırmış, başkalarını ezmiş daha üst basamaklara çıkmak için, yok etmiş ona karşı gelenleri. Duymamış görmemiş inanmamış söylenenlere dinlememiş fısıltılarını, aldırmamış arkasından neler konuşulduğunu. Sanki bir kara büyü gibi yayılmış etrafa yok etmiş ruhları, güzel duyguları ve devam etmiş adım adım ilerlemeye. Tahtından indirileceği korkusuyla en güvendiği insanları bile yok etmişti, yavaş yavaş etrafını bir lanet çevrelemeye başlamıştı artık, bunca zaman içinde katlettiği güzel ruhların kara sessizliği artık kulaklarını tırmalıyordu, en güzel tını bile bir ızdırap gibi zihnini parçalıyordu asla mutluluk onun yanında olmayacaktı ve etrafındaki çiçekler bile bir bir solacak, verimli arazileri çoraklaşacak herkes onu terk edecek yalnızlığın karanlığında kaybolmaya mahkum kalacaktı. ve en sonunda da inancı kaybolmuş ruhlar arasında yerini alacak ve orada diğer ruhlarla birlikte yavaş yavaş çıldıracaktı. Bunların hepsi bir hiç uğruna bir anlık zevk uğruna sevdiğini aldatma uğruna yaptığı bir hata yüzünden olacaktı...

15 Şubat 2012 Çarşamba

Bu Şarkıyı Dinliyorsan..

Ne güzel bir şarkı, ne güzel bir uyum içerisinde..


Bunun bir anlamı olsun
Anlarım ki şu an beni düşünüyorsun
Mesela çok özledin ama söyleyemiyorsun
Ya da benden bir mesaj bekliyorsun
Duyuyorum
Kalbimiz bir olmuş anlaşılan
Tam aklımdan geçerken şaşırdım anlaşılan
Söyledim durdum yorulmadan.. 

8 Şubat 2012 Çarşamba

Zamanın Ötesinde..

Zamanın derinliklerinde kaybolmuştu, uzun zamandır açmadığı kitapları masasının üzerinde tozlanmış okunmayı bekliyordu, sararmış sayfalar arasında bazı kelimelerin altı çizilmiş soluk bir kalemle, sanki önemli olan yerlerdi onun için çizdiği yerler belkide yapamadığı düşünceleri veya hayallerinin altını çiziyordu usulca zamanın ötesinde kendindeyken daha sayfalar sararmadan önce kitabın üstü toz tutmadan önce her şey daha renkliyken. Neydi başaramadıkları neydi vazgeçtikleri neydi kaçırdıkları üzerindeki baskı git gide artmıştı belki o yüzden kaçmıştı belki o yüzden bırakmıştı altını çizdiği hayalleri, o çok sevdiği kitaplarını yanından ayırmadığı manidar kalemini. Bu bir sondu belki de, bir daha o kalem kullanılmayacak, bir daha o kitapları defalarca okuyamayacaktı artık çok uzaklardaydı çok yaşlanmıştı çok yorulmuştu. Etrafında anılar etrafında hatıralar etrafında eski umut parçaları ile yürüyordu zaman tünelinde saçlarında aklar, kalbinde sızı ile yürüyordu sonsuz derinlikte düşünceler içinde. Diğer yanda ise bıraktığı kitap ve kalem onu bekliyordu boynu bükük bir şekilde son bir imza üstünde soluk ve kaybolan umutlarla.