25 Nisan 2012 Çarşamba

Planet of Slums

Gecekondular arasında yaşanan kavgalar, kurulan hayaller, kaybedilen umutlar. Kırdan kente göç ederken bir umutla yola çıkmışlardı, yeni bir ev, yeni bir iş sahibi olmak için, yokluktan eksiden kurtulup, hayatlarına yaşadıkları yere artı değer kazandırmak için sırtlanmışlardı umutların yükünü omuzlarına. Bir yatak, bir kap bir çanak ile belki ceplerinde son paraları ile köylerindeki o kerpiç evin kapılarına kilit vurmuşlardı. Tüm zorluğa rağmen bir bölgedeki yoksulluğu ilk etapta nöbetleşe de olsa kendi üstlerine geçirmek için gidiyorlardı, yokluktan var olacak olan bir umuda doğru. Gittikleri yerde derme çatma tenekeden bir ev yapacaklardı belkide veya görünmez gecekonducular gibi en aciz bir şekilde bir gecekonduyu kiralayacaklardı. Belki Mumbaide belki Zimbabwede belkide Quibecte veya Kahirede ölüler şehrinde yaşam mücadelesi için bir inşaatta işçi olarak, Pekinde bir bisiklet şoförü olarak veya Mexico City'de bir çete elemanı olarak hayatını devam ettirecek. Belki ömrü kısa olacak ancak umutları ve hayallerini gerçekleştirmek için yaşayacaktı bir sürede olsa. Belkide devletten uzakta, pisliğin içinde yaşayacak. Bok içinde yaşayan şehirlerin, boktan kokuları içinde bir çok hastalığa karşı kayıplarıyla birlikte ilerlemeye çalışacak ve tüm dünya tarafından gizlenmeye çalışılacak. Zorla Çin olimpiyatlarında olduğu gibi Pekinden dışarı sürgün edilecek bir kayıp çöp mahallesi içinde yaşamaya zorlanacaktı. Ama hepsi bulunduğu durumunda kurtulmak için bir umuttu işte, yaşamın zorluğu ve pisliği içinde boğuşmak. Şu anda bizler sıcak evlerimizde sefa çekerken onlara bakıp düşünüyoruz belkide bu şartlar altında yaşanır mı diye? Ancak hiç düşünüyor muyuz acaba o kişilerin asıl göç ettikleri yerin ne durumda olduğunu veya ne zor şartlar altında savaşlardan, çetelerden kaçarak böyle gecekondulara yerleşmeye çalıştıklarından, İstanbul'un Sultanbeylisinden tut Ankara'nın Çinçin mahallesine kadar hep girilmez diye dediğimiz yerleri aslında büyük duvarlı sitelerle çevirdiğimizi ve kendimizi onlardan sterilize edercesine uzak tuttuğumuzu hiç empati kurmadığımızı ne zaman göreceğiz...