6 Ağustos 2011 Cumartesi

hey joe

Hey Joe
bedenlerimiz için, kokulu bahçe!
ütopyalarımız için, güneş ülkesi!
arkadaş evlerinde unutulmuş siddharta,
yarım ay birinci paketi,
kalın dumanını araladığımız ot
içimizde nepal, içimizde tibet
pencere camlarında arkadaş ıslıkları
bodrum’da zıpkın yemiş bir yazdan
çıplak yara göğsümüze dizilmiş deniz kabukları
içimizde bir türlü yatışmayan
yaralı hayvan
kendimizi dünyaya çarpa çarpa kırmaya çalıştığımız kabuk
neye küsmüşsek küsmüşüz bir kere, içimizde küs çizgisi
denize benzeyen ya da denizsizliğe
el ele tutuştuğumuzda, bir yazgı gibi avucumuzun içinde
canımdaki ateş olmasa bunca yıl sonra söylemezdim şiirini joe,…..
Bazen sarhoşken kalabalığın içinde yüksek sesle söylüyorum adını
ya da birinin kollarındayken, bazen pencereyi açıp sokaktan geçiyormuşsun gibi ardından sesleniyorum.
Hep başkaları bakıyor yukarıya. Ben gülümseyerek, gitti, diyorum, yakalayamadım gitti.
Sahi gittin mi joe? Yoksa hiç mi olmadın?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder