18 Kasım 2011 Cuma

Bir Ankara Macerası.. Part 1


Beş senelik bir macera sonunda yine yol gözükmüştü maceranın başladığı noktaya, neler yaşamıştı bu süre zarfında, ne kadar büyümüştü, zaman ne çabuk geçmişti bir gün biteceğini biliyorduk ama bu kadar çabuk, bu kadar hızlı bitmemeliydi yaşanılanlar.. Oysa daha ilk yolculuğa çıkmadan önceki akşam yemeğini dün gibi hatırlıyordum, verilen son öğütler, içinde kalan biraz hüzün biraz heyecan biraz korku büyük bir bilinmezlik. Yollar gözümde büyüyordu, bu puslu ve kara şehrin beni yutacağını düşünüyordum belkide, ne yapacaktım? nerede kalacaktım? Nasıl geçecekti bunca sene? Öyle bir geçip gitti ki aldı ömrümden beş sene aldı götürdü ama yerini bir o kadar tecrübeyle, güzellikle ve kimi zaman ise sıkıntı ile doldurup geçti.
Yolculuğa başladığımda korku dolu gözlerle geriye bakmıştım, uzun sürecek olan bir yolculuk ve her bu yola çıkışında olduğu gibi burada şu anda oturduğum yerde mola vermişti otobüs, kışın geceleri soğuktan içimi titreten bu şehirler arası yol, yazın eve dönmenin verdiği güzel bir huzur olmuştu birden. Kaç kitap bitmişti yine bu yollarda, ne hayaller kurulmuştu bitmez bilmeyen gecelerde. Ama hiç bilmiyordum ki bu yollarda kaybolurken aslında zamanla kendimi bulacağını ve aslında bu yoldan geriye bir çok dost, bir çok tecrübe, bir çok kayıp ancak zaferle döneceğimi.
Eskiden sanki yollar daha uzun gibi gelirdi, sanki hiç bitmezdi. Yola çıkıldığında otobüste çekilmez bir ses duyulur, uyuduğunda rüyalarına giren ve yolculuk süresince hiç bitmeyen bir uğultu gibi kulağımızda yansıyan küfrederek, boynun tutularak uyumaya çalıştığımız, yanı başımızda tanımadığımız insanlar, yorgun gözlerle bir şeyler getirmeye çalışan muavinler ve bitmez bilmeyen bir yol işte. Kimi zaman kar altında kimi, zaman ise yağmur altında yıldızları izlemeye çalışırsın o ayaz gecelerde, kimi anlarda ise keyif verir şayet yanında bir dostun varsa, ısıtırsın içini sohbetiyle ve o molalarda içtiğin tadı bozuk çaylarla. Afyon’a geldiğimizde yolun az kaldığını bilirdik, uykusuzluk insanların gözlerinden okunurdu, kimi zaman ise uyumaktan yolun ne çabuk geçtiğini anlamazdık. Gecenin 3'ü veya 4'ünde bir sıcak çorbayı içmeyi hak edersin işte o kadar yoldan sonra, belkide güzel olan nadir anlardan birisi budur işte buz gibi havada yarı sersem bir şekilde o mola yerinde oturmak ve insanları izlemek çorbanı yudumlayarak. Sonra hiç kalkmak istemediğin bir anda anons duyulur 22.30 Ankara yolcuları lütfen yerlerinize otobüsünüz hareket edecektir yine hüzün kaplar yavaş yavaş geçersin yerine hem uykun vardır hemde yoktur işte o an zaman yavaşlar ve en sonunda durur.. Ankaraya ilk giriş bir başka hüzünlü hikayedir aslında, Polatlıdan sonra yolun hiç bitmemesini dilerdi, o boş ve kurak yol sanki ruhundan bir parça alıp götürerek devam ederdi, içini daha fazla boşluk duygusu doldurarak. Sonrasında ise şehirler arası terminal’e girdiği o an, belkide hayatında görmediği kadar çok insan bir şehirden bir şehre gidip geliyordu ve her biri zihninde yüreğinde bir umut götürüyordu, kimisininki bir kurtuluş, kimisininki bir hapis hikayesiydi ama hepside aynı yerde keşisiyordu.
Otobüsten inmek bir başka çileydi sanki düşünüyordu nereye gideceğini, yolunun nereye çıkacağını..

6 yorum:

  1. ne de güzel anlatmışsın... 'Kaç kitap bitmişti yine bu yollarda, ne hayaller kurulmuştu bitmez bilmeyen gecelerde'

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim yaşanılan gerçek anlar, anılar şu an sadece zihnimizde yer alıyor işte kimi zaman özleniyor kimi zaman unutuluyor..

    YanıtlaSil
  3. Ben de böyle bir yazı yazacağım günü bekliyorum aslında, isyan doluyum yazımda gördüğün gibi, ama geçip gitse daha rahat olacağım belki de...

    Ben bu yolculuktan çok korkuyorum artık, sonu gelmeyecekmiş hep yerimde sayacakmışım gibi geliyor.;(

    YanıtlaSil
  4. başaracaksın sadece buna inan yeter sonra en güzel anıları yazacaksın en kötü anıları saklayacaksın en gizli köşende

    YanıtlaSil
  5. Ankara.. Hiç bitmesin istediğim, bana hayalimdekini mesleğimi verecek olan, hayatımı değiştiren güzel şehir..
    Yazıyı okuyunca, resme bakınca Ankara'yı bir hayli özlediğimi fark ettim şuan :)
    Güzel bir yazı olmuş.. Emeğine sağlık. O yollar nadir de olsa benim de için de bitmek bilmemişti. Ve dönüş yolları hep ayrı bir heyecanlıydı.
    Hadi sene başlasın da düşeyim o yollara :)

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederim beğenmenize sevindim :)gerçekten Ankara öyle bir şehir içindeyken kaçmak istersin boğar seni ama dışarıdayken orayı özlersin o puslu ve boğuk şehirde kendini bulmak için dönersin.. Baya oldu benimde umarım en yakın zamanda bir ziyaretine gideceğim eski dostumun ;)

    YanıtlaSil