Aradığımız sıcak bir sevgiydi sadece, yanında bulacağımız güven ve huzur ile birlikte. Ama içimizdeki korku bizi o kadar çabuk sarıyordu ki daha yaşayamadan karşımızdakini kaybetme korkusuyla zaten yok ediyorduk istemsiz olarak. Belkide romanlarda yaşamalıydık, aynı Ada’nın Tuna’ya dediği gibi birisini hissetmek gerekiyor.
“sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim… yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen… yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten korkmayacağım tek kişi… yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum… sonra daimi hayranım ve tabi dokunulmamış sevgilim… sen benim masumiyetimsin tuna… benim en yakınımsın! aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? “
sanırım mavi tuna'nın yaşlarında güvene inanmak gerekirdi. ama zor değil hala umut vaadeden sahneler görmek bakan gözün işi.gerisi Ada'ya kalmış.
YanıtlaSilorası öyle tabi ki ancak onlar bir masal olacak ve içlerindeki masal hep devam edecek ancak biz bizler belirsizlik içinde devam edeceğiz
YanıtlaSilçünkü bizler malesef roman kahramanları olamadık...
YanıtlaSilkendi romanımızı yazıyoruz ama içinde hüzün olan
SilSadece sebepler farklı, ama düşündüm de sanırım herkes kaybetmekten korkuyor. Haksız da sayılmayız, en kötü ölüm ayırıyor.:(
YanıtlaSilÇok depresifim burhan.:D
fark ettim melocan :) öyle kaybetmek zor bir olay ama malesef kimi zaman sebepsiz kimi zaman ise elimizde olmayan nedenlerden dolayı kaybediyoruz
SilVe ben yine yillar once aldigim kitabi okuma istegiyle dolarim. :) Okumali miyim? Kitaplar icin zamaninin gelmesini bekleme gibi sacma bir huyum var ve bazen cok sey kaybettiriyor gibi hissediyorum. Belki de bu yuzden asla Ada'nin Tuna'ya soylediklerini asla hissedemeyecegim, her seyin zamanini bekledigim icin.. Sevgiler. :)
YanıtlaSil