11 Aralık 2012 Salı

Denge

Renkler aldatır insanı.. en salt gerçek, siyah ve beyazla çizilen o insan portresinin gözlerindeki ışıkta yer almaktadır. Kimi zaman dilekler tutarız ya sen siyah ol ben beyaz, çizelim gerçek hayatı bir kağıda aynı ying ve yang gibi dengeli ama birbiri olmadan yapamayan.. Ama işte planlar, düşünceler ve hayatın karşına çıkarttığı o garip sürprizler ve eksikler.. Zorluklar içinde geçen belirli dönemler ve kaybolan hayaller işte her zaman karşımıza çıkan.. Ama işte yinede yaşıyoruz denge içinde biraz eksik biraz fazla.. Karışık bir durum içerisinde koştuğumuz, düştüğümüz ve toparlandığımız anlar içinde hayata devam ediyoruz işte..

Ama hani bazı anlar gelir ya hiç beklemediğimiz bir anda mutlu olabiliyoruz eksikleriyle yanlışlarıyla. Kimi insanlar vardır bu durumlarda bize ilham kaynağı olur.. Gerçek mutluluğu aramak için, gerçek kimliğimizi bulmak için yol gösterirler.. Bunlardan biriside en azından benim için sanırım Christopher Mccandless (Alexander Supertramp) Hiçbirimiz onun kadar cesur olamadık ve hiç birimiz hayallerimiz uğruna her şeyi geride bırakıp sonsuz yolculuğumuza çıkamadık ama işte yinede birazda olsa kendi hayatımızı yaşadığımız için tatmin olduk ve mutlu olduğumuzu sandık kendi içimizde.. 

4 yorum:

  1. En yakın arkadaşım Into the Wild filminden çok etkilendiğinden bahsetmişti. Şimdi senin yazında okuyup araştırınca aynı insandan bahsettiğinizi anladım. İlham kaynağı olacak biriymiş gerçekten.

    YanıtlaSil
  2. kesinlikle öyle ki eğer kitabını okumadıysanız veya filmini izlemediyseniz kesinlikle 2 saatinizi ona ayırın pişman olmazsınız :)

    YanıtlaSil
  3. O filmi yaşamak için, o sonsuz özgürlük ve dinginlik için neler vermezdim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. işin kötü yanı alaska'ya gittim tüm o doğa güzelliklerini yaşadım ama malesef o filmi Türkiye'ye döndükten sonra izledim yoksa o magicbus'a kesinlikle giderdim..

      Sil