16 Aralık 2012 Pazar

İpler


Karanlığa gülümsedi, artık yapacak başka hiç bir şeyi yoktu onu kucaklamaktan başka.. Yavaş yavaş yürümeye başladı, arkasından ipler sarkıyordu tüm vücuduna bağlanmış bir şekilde. Ne kadar çabalarsa çabalasın karanlıktan kaçamayacağının farkına varmıştı artık.. O rahatsız edici görüntüleri zihninde yaşıyordu artık kaçamıyordu kendi benliğinden kendi düşüncelerinden. Bir asit yağmuruna yakalanmış gibi üstündeki tüm beyazlıklar yavaş yavaş kararıyordu ve eritiyordu benliğini. Bir çığlıktı duymak istediği belkide bilmiyordu ama şu an tam herkes hayatını bir şekilde de olsa sürdürürken onun içindeki bombalar patlıyordu teker teker. Derinlere o kadar derinlere gömmüştü ki geçmişini Jules Verne'nin yarattığı kaptan Nemo bile o kadar derine inemezdi.. Kendi içindeki cehennemi yaşıyordu sanki, öyle alevler ve ateş değil, yalnızlık ve hiçliği yaşıyordu.. Arkasından sarkan her bir ip geçmişte kurduğu hayallere bağlıydı, her biri tek tek kopartılmış her biri ibret olsun diye sırtına kancalanmıştı ve bunun farkına çok geç vardı.. o kadar geç kalmıştı ki o ilerlediğini sandığında aslında başa geri döndüğünü ve bunca yaşanılmışlığın ona sadece bir yük olduğunu anlamıştı.. her bir kanca daha da ağırlaştırmış bedenini, her kancanın bağlı olduğu ip daha çok takılmaya başlamış ilerlediği yolda ve kimi zaman ilerlemesine engel olmuş ve şu an bunu yaşıyordu. Ağlara dolanmış ve kurtarılmayı bekleyen bir caretta caretta gibi bekliyordu derinlerde kendi içinde..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder